Sinem Dik ile Ar-Ge çalışmalarının Akkim’e kazandırdığı rekabet gücünden yeşil kimyaya, inovasyon ödülü alan projeden 2018 hedeflerine geniş bir çerçevede sohbet ettik.
Kimya sektörünün dünyadaki trendleri nasıl değişiyor?
Daha çevreci, yeşil kimyaya (green chemistry) doğru bir yönelme var. Sürdürülebilirlik günümüzün en önemli kavramlarından biri, sürdürülebilir olmak için de çevreci ürünler geliştirmek zorundasınız. Bio bazlı, bio bozunur ürünler şu anda trend durumda. Dünya devlerine bakıldığında da “yeşil kimya”, “hayat için kimya” gibi çevreci sloganların yazıldığı görüyoruz.
Ar-Ge çalışmalarında son tüketicinin ihtiyaçları ne kadar önemli?
İhtiyaçlar kesinlikle bizim çıkış noktamız. Ar-Ge’de bütün çalışmalarımızı müşterilerin, son kullanıcının ihtiyaçlarına yönelik yapıyoruz. Bunun için araştırmalar yapıp firmalarla görüşüyoruz. İhtiyaçların tespitinden sonra çözüm odaklı Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Daha çok Ar-Ge merkezi tanıma, firma tanıma, şirket misyon ve stratejik hedeflerine uygun konumlanmak istediğimiz pazarlara yönelik ziyaretler yapıyoruz. Global trendlere göre stratejiler belirleyerek, buna uygun firmaları seçip ziyaretlerde bulunuyoruz.
Amacımız müşterinin ihtiyacına cevap vermek, aksi takdirde proje sadece kâğıt üzerinde kalır.
Aynı yapı içerisinde kendi Ar-Ge bölümünüzün olmasının, rakiplere karşı Akkim’e sağladığı avantajlar nelerdir?
Kesinlikle bir esneklik sağlıyor. 5746 sayılı Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında tescilli bir Ar-Ge merkeziyiz. İlgili kanun ve yönetmeliklere tâbiyiz ve Bakanlığımızın düzenlemelerine uymak zorundayız. Bu tescil kapsamında (SGK İşveren Desteği, Gelir Vergisi Desteği, Ar-Ge İndirimi vb.) indirim ve muafiyetlerden yararlanarak firmamıza ek değer katıyoruz.
Bir diğer avantajımız ise, TÜBİTAK hibe destekleri. Yenilikçi, ithal ürünlere yerli alternatiflerin geliştirilmesinin amaçlandığı proje fikirlerimiz için TÜBİTAK’a destek başvurusu yapıyoruz. Uzun ve zorlu bir değerlendirme süreci sonrasında desteklenmeye hak kazanan Ar-Ge projelerimiz için yüzde 60’a varan nakit desteklerden faydalanabiliyoruz.
Bunların yanı sıra Akkim bünyesinde Ar-Ge projelerimizi “Stage&Gate” adı verilen dünyaca kabul görmüş bir sistemle yürütüyoruz.
“Stage&Gate” sistemi nedir?
Bu sistemi şöyle açıklayabiliriz: Projeleri belli fazlara ayırıyoruz ve aralarda karar noktaları var. Bu karar noktaları “gatekeeper” adını verdiğimiz, genel müdürümüz, direktörlerimiz ve ilgili Ar-Ge proje sorumlusundan oluşan bir kurul. Kurul, “Inovation Board” dediğimiz aylık toplantılarda bir araya gelir. Projenin ticari çekiciliği, finansal fizibilitesi, piyasa ve müşteri analizi gibi birçok alanda değerlendirmeler yapar, ortak akıl oluşturulur ve kararlar alınır. Ticari beklentilerin devam ettiği projelerde ilerleme kararı alınır. Teknik güçlükler, aşılamayan patent korumaları ve değişen ticari koşullara bağlı olarak Ar-Ge projelerimiz kapsamında yürütülen faaliyetlere bir süre ara verilebilir ya da tamamen portföyden çıkarılabilir. “Stage&Gate”; doğru projelerin, doğru kaynaklarla yönetilmesi esnekliğini getiriyor. Şu sorular her şamada tekrar tekrar soruluyor: Son aşamaya kadar ürünün faydası var mı, pazarı var mı, müşterisi var mı, kârlılığı var mı, insan sağlığına ve çevre mevzuatlarına uygun mu? Nihayetinde bir proje bu aşamalardan geçerse, devir aşamaları başlıyor. Ürünün tasarımını olgunlaştırıp Ar-Ge’de tamamladıktan sonra ilgili birimlere devrediyoruz. Bu sayede, rakiplere nazaran, Ar-Ge Merkezi’ne ayrılan kaynağı doğru projeler için kullanılıyoruz. Ar-Ge projesinin tamamlanmasını takiben, ürünlerin fiyatlandırılması, rakip ürünler karşısında konumlandırılması, Ar-Ge yatırımının geri dönüşü gibi önemli hususların güvenilirliğini artmış oluyor ve doğru stratejileri belirleyebiliyoruz.
Akkim’in inovasyon stratejisini nasıl tanımlarsınız?
Öncelikle inovasyonun doğru tanımını yapmak lazım. İnovasyon, değer yaratan yeniliktir. Yaptığımız inovasyonun hem Akkim’e, hem de dokunduğumuz müşterilerimize değer katması lazım. İnovasyon çalışmalarımızı, şirket misyonumuz ve şirket stratejimizden beslenerek oluşturuyoruz. Projelerimizin Akkim açısından ticarileştirilebilir olması önemli, daha da önemlisi müşterilerimize değer katacak ürünler geliştirilmesi. Müşterilerimizin mutlaka fayda sağlayıp, değer kazanması için araştırmalar yapıyor; Ar-Ge olarak inovasyon projelerimizi bu doğrultuda konumlandırıyoruz.
Yurt dışındaki rakiplerin önüne geçmek için neler yapmaktasınız?
Hem dünyadaki hem ülkemizdeki değişen ve gelişen ihtiyaçları çok iyi analiz ediyoruz. Ülke ekonomisine katkıda bulunabilmek için öncelikli hedefimiz ithal ikâme ürünler yapmak. Yurt içindeki rakiplerle böyle mücadele ederek önlerine geçmeyi hedefliyoruz. Fiyat avantajı olacağından lokal piyasa, lokal pazardan bir kimyasal almayı tercih edecektir. Ar-Ge çalışmalarımızda ithal ürünlerin yerine geçecek lokal ürünler yaratmak için çalışmalar yapıyoruz. Bir Türk üreticinin, bir Türk firmasından kimyasal tedarik etmesinin zaman ve kaynak açısından çok büyük avantajları olacaktır.
“Yeşil kimya” anlamında yaptığınız çalışmalar neler?
Dünyada gidişat yeşil kimya yönünde ve bu anlamda ürünler üzerinde çalışmalar yapılıyor. Biz de Akkim olarak bio bazlı ürünler üzerinde çalışmalar yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye’de yeşil kimyanın yaygınlaşması için Ar-Ge merkezlerinde projelerin yürütülmesi kadar, bu ürünlerin kullanımı ve tercih edilmesini kolaylaştırıcı kural ve düzenlemelerin daha da artarak oluşturulması gerekiyor.
Kuraklık geçirdiğimiz bu yılda su ve enerji kıtlığıyla ilgili yaptığınız araştırmalardan bahseder misiniz?
Tekstil sektörü üzerine çalıştığımız çok özel bir projemiz var. Tekstilde düşük sıcaklıkta ağartma sağlayan kimyasal&konsept geliştirilmesi projesi… İnovasyon ödülü aldığımız bu projeyi bütün Akkim ailesinin heyecanla beklediğini söyleyebilirim. Daha az enerji, daha az su kullanılacak bu projede, eski sisteme göre daha az kimyasal kullanılacak. Kumaşın yıpranmasını önleyerek ömrünün uzamasını sağlayacak. Bunun haricinde verimlilik artırıcı çalışmalarımız da var, proseslerde iyileştirmeler yapıyoruz. Alkali içermeyen priz hızlandırıcı beton katkı kimyasalının geliştirilmesi projemiz bunlardan bir tanesi. Tünel projelerinde kullandığımız bu kimyasal, püskürtme betonların daha hızlı priz almasını sağlıyor. Tünel gibi kapalı ortamlarda solunabilecek zararlı kimyasalların toksik etkisinden arındırılmış alkali içermeyen bu yeni beton katkısını daha farklı bir proses ile geliştirerek verimli bir ürün elde ettik.
Akkim bünyesine katıldığınızdan beri yaptığınız yenilikler nelerdir?
2015 Eylül ayında Akkim’de çalışmaya başladım, yeni bir çalışanım diyebilirim. Daha önce sekiz buçuk yıl bir ilaç firmasında çalıştım. Kalite güvence kökenliyim; daha çok regülasyonlar, GMP uyumluluk, mevzuatlara uyum tarafında görev aldım. Ben işe başladığımda Ar-Ge Life Science birimi yeni kurulmuştu, ben de ilk üyelerden biriydim. Araştırmacı olarak çalışmaya başladım. İlaç üretimlerinde kullanılan hangi kimyasallara yönelmeliyiz, trendler nelerdir gibi araştırmalarda bulundum. 2016 Nisan ayında da Proje ve İnovasyon Yöneticiliği görevine geldim. Bu dönemde, Stage&Gate sistematiği ile paralel çalışmakta olan Accolade proje yönetimi yazılımının Ar-Ge’ye entegrasyonunu tamamladım. Bu sayede hem geçmiş dönemlerde yapılmış ve sonlandırılmış olan projeler, hem de devam etmekte olan projeler tek bir sistemle kayıt altına alınmış, istenildiği zaman yetkililerce erişilebilir olarak dizayn edilmiş, böylece ortak hafızanın yaratılması sağlanmış oldu.
Bunların yanı sıra, mevcut Accolade yazılımının Yatırım Bölümü projelerine de entegrasyonunu sağlayarak, yatırım ve teknoloji transferi projelerinin de sistematik bir şekilde yürütülmesi için bir yapı oluşturduk. Bu senedeki hedeflerimizde ise, Su Çözümleri Direktörlüğü’nde yürütülmekte olan yeni ürün ve ürün/proses iyileştirme projelerinin de benzer yapıda yürütülmesi için ayrı bir proses tasarlamak var. Çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor.