Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kimya sektörünün önemi Covid-19 pandemisi boyunca bir kez daha ortaya çıktı. Bu dönemin analizini sektörün önde gelen isimleri ile yaptık. Makro değerlendirmesiyle TÜSIAD Başkanı Simone Kaslowski’nin yanı sıra Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Haluk Erceber, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (IKMIB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Organik Kimya Operasyonlar Direktörü Tansel Özyönüm; pandemide kimya sektörünün salgında sağladığı katkıları ve geleceğe dair yol gösterici fikirlerini Akkim Gündem için paylaştılar.
Akkim Gündem dergisinin yeni sayısında kapak konumuzu Türkiye kimya sektörü Covid-19 pandemisinin başlangıcından bugüne verdiği sınavın analizine ayırdık. Covid-19 ile mücadelede birbirinden kritik aşamaları yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Kimya sektörünün tüm bu süreçte kıymetli bir rol üstlendiği gerçeğin ta kendisi. Peki üretim ihtiyaçlarının karşılanma hızından hayata geçirilen aksiyonlara, toplumsal ve müşteri taleplerinden kimya çalışanlarının sağlığı için uygulanan tedbirlere, lojistik ve tedarik yönetiminden kimya ithalat ve ihracatına geniş bir yelpazede ele alındığında, kimya sektörümüzde nasıl bir tablo ile karşı karşıyayız? Tabii bir de dünyada hız kazanan dijital dönüşüme uyum sağlama yönünden de hayata geçirilenleri ayrıca ele almak gerekiyor. Biz de öyle yaptık ve Covid-19 salgınında Türkiye kimya sektörünü dünü, bugünü ve yarını ile mercek altına aldık.
TÜSIAD Başkanı Simone Kaslowski, Akkim Gündem dergisi için pandeminin yaşattığı dönüşümün ekonomik boyutlarını ve global ekonomide Türkiye’nin kullanabileceği fırsatları makro bir bakış açısıyla değerlendirdi.
2021’nin ilk yarısını geride bırakırken küresel ekonomide aşılamanın hızı, toplu bağışıklığa geçiş ve global ekonominin hızla toparlanması ana gündemimiz. Öte yandan bu küresel süreç ekonomide bambaşka dönüşümlere gebe. Pandeminin de yarattığı etkilerle, bu dönüşümler alışık olduğumuz vadelerden son derece hızlı gerçekleşiyor. Dünya hızla dijital dönüşüm, yeşil ekonomi, inovatif finans ve farklılaşan bir sosyo-ekonomik sisteme doğru yol alıyor. Türkiye’nin bu zaman zarfında, içeride yaşanan iktisadi sorunlardan dolayı ana global temadan kopmaması gerektiğine inanıyorum. İçeride bir türlü çözemediğimiz ve halen tartışmakta olduğumuz enflasyon-faiz-döviz sarmalından bir an evvel çıkmalıyız. Bu dönüşümleri ve fırsatları zamanında yakalayamazsak, maalesef global ekonomideki yerimizi korumamız da mümkün olmayacaktır. Pandemi dönemi öncesinde, hâlihazırda bir değişim sürecine girmiş olan global tedarik zincirlerini de yakından izlememiz gerekiyor. Her ne kadar pandemi kaynaklı arz zincirlerinin yapısı bozulsa da bu süreç aynı zamanda AB merkezli tedarik zincirleri bağlamında da yeni fırsatlar doğurmakta. AB ve Türkiye’nin rekabet gücünü karşılıklı koruması ve güçlendirmesi için birlikte çalışmamız ve
entegrasyonu tam üyelik yolunda ilerletmemiz gerekiyor. Türkiye, AB’ye entegre olmuş sanayisi ve insan gücü ile pandemi sonrası dünyada AB ile çok daha güçlü bir şekilde yer alabilir. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi dâhil, entegrasyonu derinleştirecek somut alanlarda ilerleme sağlanması için gerekli zemin oluşturulmalıdır. İş dünyası olarak, haftalık değişen politik gündemin, global iktisatta yıllar evvel kabul görmüş kuralları tartışarak kaybettiğimiz zamanın, gücümüzü orta ve uzun vadede olumsuz etkilemesine izin vermemeliyiz. Stratejik bakış açımızı geliştirmeli ve global sisteme daha güçlü ve hızlı entegre olmalıyız.
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski aynı zamanda kimya sektörüne katkılarıyla tanınan öncü isimlerden biri. Organik Kimya CEO’su Kaslowski, kimya sektörünün gelişimi için önemli sivil toplum projeleri geliştirilmesine öncülük etti ve Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği bünyesinde “Kimya İhtisas Bölgesi” Chemport projesinin hayata geçirilmesine yönelik girişimlere katkıda bulundu. Bugün başkanlığını üstlendiği TÜSİAD’ın bünyesindeki çalışmalarına ise ilk olarak Kimya Görev Gücü Başkanlığı görevini üstlenerek başladı.
2020 yılı Şubat ayında ilk sinyallerini veren Covid-19 pandemi süreci öncelikle AB, ABD ve ülkemizde ciddi sorunlara yol açtı.
AB ülkeleri maske ve dezenfektan sıkıntısı ile oksijen ünitelerindeki eksiklikler nedeniyle ciddi zorluklar yaşarken, AB ve Türkiye’de öncelikli sektör olarak belirlenmesi gereken “kimya sektörü” alınan önlemlerle göreceli olarak daha az etkilendi. CEFIC ve AFEM (Avrupa Endüstri Federasyonları Birliği), üyesi olan Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği’nin de katıldığı haftalık online toplantılar düzenleyerek üye ülkelerdeki pandemi önlemleri, sektördeki önlemler, vaka ve vefat sayıları, sektörün kapasite kullanımı, yeni mevzuatlar, yeni projeler ile diğer önemli konuları sorguladı ve alınan kararları açıkladı. AB ve ABD pandemiye karşı ciddi maddi destek programları açıkladılar. ABD toplamda 4,5 trilyon dolar, AB ise 1,8 trilyon euro civarında maddi destek programlarını açıklayarak, Almanya başta olmak üzere fonlar oluşturdular. Bu arada Türkiye, Kısa Çalışma Ödeneği ve esnafa belli destekler açıkladı. AB daha önceden planladığı projeleri pandemi döneminde Yeşil Mutabakat ve Yeşil Dönüşüm konuları altında hayata geçirdi. Türkiye ise bu tür teknolojik yatırımlarda, limanı olan kimya kümesi kurulamaması konusunda, yeterli yatırım teşvikleri sağlanamaması sebebiyle ölçek büyütemedi.
Kimya sanayicilerimiz çok hızlı aksiyon alarak vardiyalarda düzenlemeler yapmak, beyaz ve mavi yaka çalışanlarına uzaktan çalışma imkânı sağlamak ve bazı vardiyaları fabrika dışında yedek ekipler oluşturmak suretiyle pandemiye karşı önlemler aldı ve çalışanlarını sürekli olarak bilgilendirdi. Servis araçları, ofisler ve fabrikaların çeşitli bölümlerinde haftanın belli günleri dezenfeksiyon işlemi yapılarak, çalışanlarına maske kullandırılarak ve de fabrika girişlerinde ateş ölçümü yapılarak İK liderliğinde fabrika hekimleri ve İSG uzmanları vasıtasıyla kontroller başlatıldı. Özellikle AB’ye yapılan ihracatlarımız, Çin ile AB ve Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşları gölgesinde çok hızlı arttı ve diğer ülkelerden daha önce ihracat sevkleri başlatıldı. Ülkemiz kimya sektörü, kapasite kullanımını Şubat, Mart ve Nisan 2020 aylarında belli düşüşler görülmesine rağmen (%50-%60), Mayıs 2020 ayından başlamak üzere 2020 yılını %75-%80 seviyelerinde üretimle tamamladı. 2019 yılı 17,8 milyar dolar olan kimya ihracatı, 2020 yılında 18,4 milyar dolara yükseldi. Toplam cari açık içindeki kimya sanayinin payı 2019’da %59, 2020 yılında %35,5 oldu.
Bu arada kimya ithalatımız 2019’da 36 milyar dolar ve 2020 yılında 34 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşti. Bu arada RCEP (Güneydoğu Asya Ticaret Birliği) kurulması, pandemi sonucu ortaya çıkan lojistik problemler, ardından Teksas başta olmak üzere ortaya çıkan olumsuz hava koşulları, yangınlar, gecikmiş planlı bakımlar ve çeşitli sebeplerle ilan edilen force majeure duruşlar ham madde fiyatlarının iki, üç kat artışına ve global tedarik zincirinin kırılmasına neden oldu. Dünyada tedarik zincirindeki problemler, ham maddelerdeki aşırı fiyat artışları ve düşük arz nedeniyle sıkıntılar yaratsa da, Türk kimya sanayi dinamik yapısı sayesinde hızlı aksiyonlar alarak yoğun müşteri talebine hizmet verdi ve ihracatını sürdürdü. Bu süreçte, tüm bu sıkıntılara rağmen AB, İlaç Aktif Maddeleri Birliği, Batarya Birliği ve Hidrojen Birliği gibi çeşitli birlikler kurarak 2019 yılı sonunda başlattığı “Green Deal”, bir başka deyişle Avrupa Yeşil Mutabakat hareketini devreye aldı. AB Yeşil Mutabakatı (AYM) çerçevesinde, Dijital Dönüşüm, Döngüsel Ekonomi, Yeşil Dönüşüm, Gelecek Nesillerin Avrupa Birliği, AB Taksonomi Yönetmeliği, AB Renovasyon Hareketi (AB BauHaus) ve Sınırda Karbon Ayarlama Mekanizması gibi birçok yönetmelik ve
program yayınladı. Sekiz Bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı AYM Eylem Planı’nı hazırladılar. Türk kimya sektörü, AYM çerçevesindeki olası tehditleri fırsata çevirmek için ön hazırlıklara başladı. 2021 yılında AB Komisyonu ve yan kuruluşlar çeşitli programlar yayınlamaya devam etmekteler. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik için yeni kimyasallar stratejisi ve alt programları olan REACH revizyonu, zararlı kimyasallar, elzem kimyasallar, elzem kullanım gibi konular da ciddi olarak ele alınacak ve ihracatımızı etkileyebilecek konular olarak gözleniyor. 24 Mart 2021 tarihinde CEFIC Avrupa Birliği Sürdürülebilirlik için Kimyasallar Stratejisi’ni (CSS) kamuoyuna açıkladı. Sonuç olarak, pandemi sürecinde Türk kimya sektörü aldığı çeşitli önlemler ve neredeyse kesintisiz yüksek kapasite kullanımı ile 27 yan sektöre girdi sağlayarak ayakta kalabilen nadir sektörlerden biri olmuştur. Bu açıdan, kimya bu dönemde başta sağlık sektörüne katkılarıyla kamuoyunun güvenini kazanmış olup, tedarik zincirindeki yeri ve önemi bir kez daha çok net anlaşılmıştır. Kimya, gelişmişliğin sembolüdür.
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ile pandemide kimya sektörünün üstlendiği rolü ve sağladığı katkıları değerlendirdik. Aynı zamanda bu kıymetli deneyimin, gelecek adına alınacak kararlar ve aksiyonlarda kendini göstereceğine odaklandık.
Covid-19 sürecinin dünyada ve birçok sektörde büyük etkileri oldu. Türkiye’de kimya sektörü bu süreçte nasıl bir sınav veriyor? Pandemi dünyada sağlıktan ekonomiye, tedarik zincirinden lojistiğe her şeyi ve hemen hemen her sektörü, her alanı olumsuz etkiledi. Özellikle seyahat kısıtlamaları ve kapanmalarla birlikte ekonominin yavaşlamasına hatta durmasına, arz-talep dengesinin bozulmasına sebep oldu. Kimya sektörü açısından baktığımızda ise pandemi ile mücadelede ihtiyaç duyulan maske, tıbbi önlük, eldiven, dezenfektan, kolonya, ilaç vb. malzemelerde arzda ve tedarikte ciddi sıkıntılar yaşandı. Sektörümüz bu süreçte büyük bir çabayla üretim ve ihracatına devam etti. 27 sektöre ham madde veya yarı mamul veren lokomotif bir sektör olan kimya sektörümüzün, pandemi döneminde en çok ihtiyaç duyulan ürünlere sahip olması dolayısıyla, ne kadar hayati bir önemi olduğu bir kez daha anlaşıldı. Bu dönemle ilgili, özellikle sektörün ihracat hacmi açısından rakamsal veriler bize neler söylüyor? Bütün zor koşullara rağmen, 2020 yılında 18 milyar 313 milyon dolarlık ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü olmayı başardık. 2019 yılına
göre pandemiden dolayı ihracatımızda yüzde 11,32’lik bir kayıp oldu. Bu yıl ise Mart ayında aylık bazda rekor kırarak 2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. İlk çeyrekte ise sektör ihracatımız geçen yıla kıyasla yüzde 14 büyüdü ve 5,31 milyar dolara ulaştı. Sizce sektör olarak neleri iyi yaptık, hangi konularda sorun yaşadık? Plastik ve ambalaj ürünleri, medikal ürünler, dezenfektan, kolonya gibi bazı ürün gruplarında artan ihtiyacı karşılamak üzere yeni üretim hatları ekleyenler ve bu alana yatırım yapan firmalarımız oldu. SGK verilerine göre yaklaşık 375 bin kişilik istihdam sağlayan sektörümüz, pandemiye rağmen istihdamını yüzde 12 artırdı. Dijital dönüşüm bu süreçte daha çok önem kazandı ve hızlıca bu dönüşüme uyum sağlayarak faaliyetlerimizi dijitale taşıdık. İKMİB olarak dijital dönüşümde öncülük ederek birçok ilke imza attık. Türkiye’nin dijital ihracatta ilk sektörel sanal ticaret heyetini ve ihracatta ilk dijital ödül törenini gerçekleştirdik.
Diğer yandan, dünyadaki petrokimya ham maddelerinin dolar bazındaki fiyat artışları, dolar kurundaki artışlar, lojistik sorunlar, arz sorunları, faizlerdeki ciddi artışlar ve finansmana ulaşmadaki zorluklar fiyatların aşırı yükselmesiyle beraber başta KOBİ’lerimiz olmak üzere üretici firmalarımızın sermaye sorunlarına sebep oluyor. İlgili Bakanlıklarımız tarafından yaşadığımız bu sorunların çözümüne dönük kararların alınıp uygulamaya konulmasını bekliyoruz. Yaşanan deneyim geleceğe dair bize neler söylüyor? Pandemi bize tek bir yere bağlı kalmamayı ve yerli üretime ağırlık verilmesi gerektiğini gösterdi. Yerli ve milli üretime öncelik verilmesi, yüksek katma değerli ürün üretimine geçilmesi ve firmalarımızın ölçek büyütmesi sektörümüzün geleceği açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum ve yeşil enerji, hidrojen teknolojisi konuları da sektörümüzü yakından etkileyecek önemli konular arasında yer alıyor. İKMİB olarak teknoloji, sermaye ve kaynak yoğun olan sektörümüzün katma değerli üretim yapısına geçmesi için ihtiyacı olan Ar-Ge çalışmalarına destek sağlamak, akredite test/analiz ve sertifikasyon ihtiyacını karşılamak amacıyla içinde dijital kütüphanesi de olan “Kimya Teknoloji Merkezi” kurma çalışmalarımız devam ediyor. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle kurmaya çalıştığımız bu önemli projemizin sektörümüz için çok faydalı olacağına inanıyoruz.
Tüm sanayilerde olduğu gibi kimya sanayisinde de daha önceden dijitalleşme dönüşümüne başlamış ve ilerleme kaydetmiş firmaların nispeten daha kolay adapte olduğu görülmüştür.
2020 yılının başından itibaren Covid-19 pandemi sürecinde genel olarak tüm dünyada ve ülkemizde önemli derecede sorunlar olmuştur. Öncelikle süreç üzerinde belirsizlikler ve pandemiyi önlemek için alınan tedbirler beraberinde çeşitli sorunlara yol açmıştır. Bu dönemde sanayinin durmaması ve lojistiğin devam edebilmesi için her ne kadar önlem alınsa da tüm insanlık için yeni olan bu dönem, adaptasyon sorunlarından ve bazen günlük bazen haftalık alınan kararlarla zor yönetilen bir süreç haline dönmüştür. Birkaç değişik dönem yaşadık; ilk önce bir belirsizlik dönemi ile taleplerin azalması, daha sonra talep artışı ile birlikte lojistik zorlukları ve taleplerin daha yüksek hale gelmesiyle kapasite ve lojistik zorlukları dönemi. Tüm bu dönemler iş sürekliliğini ve çalışanların sağlığını koruyabilmek için yepyeni uygulamaların yürürlüğe girmesini zorunlu kılmıştır. Tüm sanayilerde olduğu gibi kimya sanayisinde de daha önceden dijitalleşme dönüşümüne başlamış ve ilerleme kaydetmiş firmaların nispeten daha kolay adapte olduğu görülmüştür.
Genel olarak çok hızlı aksiyonlar alınarak çeşitli düzenlemeler yapılmıştır, vardiya düzenlerinin ayarlanması, yedek ekipler oluşturmak ve uzaktan çalışma imkânı olan fonksiyonların uzak çalışmaya geçmesi ile çeşitli tedbirler alınmıştır. Bunların yanında sahada çalışması gerekli kişilerin güvenli bir şekilde iş yerlerine ulaşması servislerde ve tesis içinde alınan tedbirlerle de sahada güvenlikleri sağlanmıştır. Bu dönem içerisinde İSG ve fabrika hekimlerinin etkin ve önleyici tedbirleri, uygulamaları ile süreç yönetilebilmiştir. Ülkemizde kimya sektörü genelinde pandeminin ilk üç ayında belli düşüşler görülmesine rağmen sektör sonraki dönemlerde toparlayarak yükselişe başlamıştır. Kimya sektörü pandemin yanı sıra 2021 başında Avrupa ve Amerika’da yaşanan hava koşullarından çok fazla etkilenmiştir. Önümüzdeki dönemde yeni normallerin bizlere gösterdiği uzaktan çalışma başta olmak üzere birçok yeni uygulama olacaktır. Dijital dönüşümün önemi bu dönemde daha da kendini göstermiştir. Pandemi sonrasında dönüşümün daha hızlı bir şekilde ilerleyeceğini düşünmeliyiz. Hızlı, çevik yönetim şekli olan firmalarda adaptasyonun daha kolay olduğunun görülmesi nedeniyle bu konu üzerinde de çalışmaların hızlanacağını öngörebiliriz.