Akkim Gündem | Sayı 26

www.akkim.com.tr 21 GIDA, BESLENME VE GELECEK SENARYOLARI Dünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte “sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme arayışı” küresel çaptaki konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Laboratuvarda üretilen, bitkisel proteinlerle yapılan et ile ilgili alternatif beslenme hayatımızda yerini alırken; protein değeri yüksek böceklere sofralarda yer açılması ya da yaşamımızı idame edebilmemiz için gerekli her şeyin bir şişe içecekte sunulması gibi çabalar da zaman zaman gündeme taşınabiliyor. Bilim insanlarının öncülük ettiği, kimyanın asli bir rol aldığı tüm bu inovatif çalışmaların temelinde ise gıda krizine karşı sürdürülebilir önlemler almak ve birtakım gelecek senaryoları var. G elecekte hangi gıdalarla ve nasıl besleneceğiz? Bu soru her geçen gün daha da önem kazanıyor. Bugün her do - kuz kişiden birinin sağlıklı beslenme için yeterli gıdayı bulamadığı biliniyor, diğer yandan nüfusta artış devam ediyor. Dünya nüfusu 2023 yılı tahmini 8 milyar 10 milyon kişi. Bu oran 2022’de 7 milyar 924 milyon kişi olarak kaydedildi. 2050 yılına ka - dar dünya nüfusunun 9 milyarı aşması öngörülüyor. 9 milyarı aşan nüfusa sahip bir dünyayı bekleyen krizlerden biri de gıda başlığı altında sıralanıyor. Gıda üretiminden tedarikine, küresel et tüketiminden beslenme şekillerine uzanan kapsamlı bir gelecek senaryosuyla karşı karşıyayız. Birleşmiş Milletler (BM) öngörüsüne göre, dünyadaki nüfusun beslenebilmesi için gıda üretiminin 2050 yılına kadar yüzde 70 oranında artırılması gerekiyor. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Bilim dünyası bu soruna karşı yıllardır çözümler arıyor, bu ara - yış gıda, kimya ve yeme-içme olmak üzere pek çok sektöre etki ediyor. WINSTON CHURCHILL VE “ET AMA NASIL?” SORUSU Gıda üretimi ve tüketiminde “et” başlı başına bir tartışma konusu. 2050 yılına kadar beklenti, küresel et tüketiminin yüzde 76 ora - nında artması yönünde. Dünyanın kullanılabilir yeşil alanlarının yüzde 30’u besi çiftliklerine ait. Ancak, özellikle ineklerden çıkan metan gazı, küresel ısınmaya, karbondiokside göre 25 kat daha fazla yol açıyor. Üstelik hayvanların yetiştirilmesi için kullanılan yem ve su miktarı da oldukça yüksek. Winston Churchill’in 92 yıl önce The Strand Magazine dergisin - de, ardından Thoughts and Adventures adlı eserinde yer alan makalesinde işaret ettiği gibi; endüstriyel ortamda et yetiştiril - mesine yönelik çalışılan bir dönemin içinden geçiyoruz. Chur - chill, “Bundan 50 yıl sonra kanadını ya da göğsünü yemek için bütün bir tavuğu yetiştirme garipliğinden bu parçaları uygun ortamlarda ayrı ayrı yetiştirerek kurtulacağız.” diye yazmış, hatta ekmek yapımında maya kullanılması gibi, bir gün bilim insanla - rının laboratuvarda et üretmek için mikropları kullanacağını ön - görmüştü. Endüstriyel bir ortamda ya da bir laboratuvarda et yetiştirmek… Bu fikri ilk geliştiren isimlerden biri, 1950’li yıllarda Hollandalı araştırmacı Willem van Eelen oldu. Van Eelen, açlık nedeniyle yiyecek üretimi ve gıda güvenliğine dair farklı yaklaşımlar sundu. 1971 yılında kas liflerinin in vitro kültivasyonunun patolog Russel Ross tarafından başarıyla hayata geçirilmesi önemli gelişmele -

RkJQdWJsaXNoZXIy MTczMDA=