Akkim Gündem | Sayı 22

AkkimGündem l 23 Ocak-Mayıs / Sayı 22 Pandemi sürecinde kimya endüstrimiz nasıl bir sınav veriyor? Hammadde, emtia, metal fiyatlarında artış oldu. Konteyner bulunamaz hale geldi. Lojistik destek konularında aksama- lar oldu. Bu nedenle maliyetler arttı. Enflasyonist bir çizgiye ulaşıldı. Tedarik zincirinde sıkıntılar yaşandı. Bütün bun- lara ilaveten de belirsizlik had safhada. Maliyet belirsizliği nedeniyle fiyatı belirleyemedik. Konteyner konusunda çö- züme gidilmek üzere, navlun fiyatlarında biraz daha sıkıntı olacak ama en önemli konu plastik ham maddeleri. Yani ham petrol türevi olan naftadan üretilmiş petrokimyasal- larda ciddi artışlar oldu. PVC’de, polietilen ve diğer türev- lerde yüzde yüzü aşan artışlar var. Enflasyonu körükleyen konular bunlar. Yine de kimya sanayi temel sektör olduğu, yaklaşık 30 sektöre ham madde ve ara girdi verdiği için iki sene evvel öncelikli sektör olarak belirlenmişti. Bu çerçeve- de destek görmeye başladı. Diğer sektörlere nazaran daha iyiyiz gibi düşünülebilir. Dünyaya baktığımızda da yine iyi- yiz ama iki, üç yıl öncesini mumla arıyoruz. Aziz Sancar’ın kimya alanında aldığı Nobel ödülüyle yaşanılan gurur, bugünlerde ise tüm dünyanın takip ettiği tedavi sürecindeki araştırmalar, eğitimin ve bi- limsel araştırmaların önemini yeniden hatırlattı. Sizin dernek olarak eğitim ve bilimsel araştırmalar konusun- da nasıl çalışmalarınız var? Türkiye’de genel anlamda eğitim kalitesinde biraz düşüş yaşanıyor, bunun sektörümüze yansıması da pek iyi değil. Özellikle beyaz yakalı istihdamında sıkıntı yaşanıyor. Tür- kiye’de bir beşerî sermaye, entelektüel sermaye azlığı söz konusu. Bu Ar-Ge ve inovasyon merkezlerine de yansıyor. Akkim bunlar içerisinde iyilerinden biri. Nitelik-nicelik dengesi önemli. Ar-Ge merkezlerinde daha donanımlı be- yaz yakalılara ihtiyacımız olduğu kesin. Bu konuda Tür- kiye Kimya Sanayicileri Derneği, Türkiye Odalar Borsalar Birliği Kimya Sanayicileri Meclisi, Kimya Sektör Platfor- mu elinden geleni yapıyor. Kimya fakülteleriyle iş birlikle- riyle sektörde beşerî sermayenin artmasını destekliyoruz. Bazı üniversitelerin danışma kurulunda yer alıyoruz. Ben şu an üç üniversitenin danışma kurulunda görevliyim. Gelecek, kimya endüstrisi için sizce nasıl şekillenecek? Hampetrol kraking dediğimiz parçalanmadan sonra nafta oluşur, naftanın çoğu akaryakıta giderdi. Bugün Tüpraş’ın Petkim’den devraldığı İzmir Aliağa’daki rafineri çoğun- lukla motorin ve akaryakıt üretiyor. Halbuki biz diyoruz ki, Socar’ın yaptığı bu yatırımda da yüzde 80’i akaryakıt, yüzde 20’si naftaya ayrılmış. Nafta bütün kimyanın yüzde 40 girdisini teşkil eden petrokimyasalları oluşturuyor. Bu petrokimyasallar olmadan biz o 20 milyon dolarlık itha- lata bağımlıyız, ondan kurtulamayız. Gelecek değişecek. Elektrikli araçlar devreye girince naftaya talep akaryakıt açısından azalacak. Yerine petrokimyasallar gelecek. Bu nedenle geleceği biraz daha farklı göreceğiz. Ben umutlu- yum. Sermayeyi iyi kullanmak iyi araştırılmış yatırımlar- la olur. Genel bir petrokimyasal yerine Türkiye’de hedefi 12’den vuracak yatırımlar önceliklendirilmeli. Artık okya- nuslar, hatta iç denizlerimizde bile nano boyutlarda plas- tiklerden, plastik çöp ve çukurlarından geçilmiyor. Bunu yiyen balıkları tüketince plastikler insana geçiyor ve başta kanser olmak üzere birtakım sıkıntılar yaratıyor. Biz ham maddeyi birtakım modifiye türevlerle biobozunur yap- tığımızda 20 hatta 10 yılda bozunur hale gelecek. Diğer önemli konu ise kompozitler. Diş transplantları senelerdir yapılıyordu. Artık biz kemiği de plastikten üretip insan vücuduna yerleştirebiliyoruz. Bütün bio atıkların oluş- turduğu biomass artık bir ham madde. Şimdi biraz pa- halı ama ileride biomasstan üretilmiş kimyasallara daha çok pay verilecek. Öyle bir sentez yapılacak ki, yan ürün olmayacak. Yan ürün çıkacaksa da mutlaka bio bozunur olacak. Çöpe giden atık azalacak, geri kullanımla nere- deyse sıfır atığa dönüşecek. Gelecek için vurgulayacağım üç şey; geri dönüşüm, geri dönüşüm, geri dönüşüm…

RkJQdWJsaXNoZXIy MTczMDA=