Akkim Gündem | Sayı 22

22 l AkkimGündem Söyleşi sanayii ithalat bağımlı bir sektör. Biz üç kriter bazında bir çalışma yaptık. Türkiye’de üretilmeyen, 50 milyon doların üzerinde ithalatı yapılan ve birim fiyatı 2 dolar ve üstü olan kimyasalların başta ara girdi kimyasallar olmak üzere bir listesini hazırladık. Devlet daha geniş kapsamlı bir çalış- ma yaptı ama gliserin haddinden fazla arzı olan bir ürün, onu da listeye koymuşlar… O konuda yatırım yapmanın, üretime geçmenin bir anlamı yok. Biz hazırladığımız 50 maddelik listenin üzerinde duruyoruz. Özellikle ara girdi kimyasalların üretimine geçilirse çok faydalı olacak. Kat- ma değeri yüksek, teşvik kanununda öngörülen stratejik ve büyük ölçekli yatırımlarla üretime girildiğinde süper teşvik alınmalı. Güney Kore örneği gibi süper teşvike hak kazanan şirketler yatırım kararı almışsa mutlaka yüzde 50 makine ve teçhizat bağışı yapılmalı. Devlet altyapı ve lojistik desteği ile yer tahsisine 30 yıl üzerinde rayiç bedel vermezse bu açık devam eder. Evet cari açık 25 milyar dolardan 18-20 mil- yara indi ama bu yetmez. Varlık fonundan mutlaka destek gelmeli, devlet bahsettiğim altyapı desteklerini sunmalı. Geçtiğimiz mart ayında gerçekleşen Türkiye Kimya Sektör Şurası’nın çıktıları neler oldu? En büyük beklenti hükümetin açıkladığı hukuki ve eko- nomik reform paketiydi. Ulusal endüstri kimya sanayi şurasından birkaç hafta evvel ekonomik reform paketi açıklandı. Uygulama detaylarına girilmedi ama bizim bu- radan beklentimiz bir cümleydi, o cümleyi aldık: “Yatı- rım ortamının iyileştirilmesi”. Kimya sanayisinde yatırım ortamı yurt dışından sermaye girişi için yeteri değil. Bu ortamı iyileştirmek şart. Gelişmiş bir Türkiye için geliş- miş bir kimya sanayine ihtiyaç var. Kişi başına düşen milli geliri 10 bin dolar seviyesinden 15 bin dolar seviyesine çıkarmak istiyorsak, mutlaka süper teşviklerle yatırım or- tamı desteklenmeli. Sizce bu tür sektörel buluşmaların endüstriye faydası ne yönde oluyor? Dört senede bir Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği’nin ev sahipliğinde kongre yapıyoruz. Türkiye Kimya Sanayi Platformu’nun bütün paydaşları, alt sektörler de olmak üzere bir araya gelerek kimya endüstri gelişim şurası- nı yapıyoruz. Pandemi nedeniyle geçen sene yapamamıştık, bu yıl mart ayında yaptık. Sektör oldukça dağınık ve çok geniş bir ya- pıda. Bu tür buluşmalar paydaşları bir araya getiriyor. Sinerji yaratmak ve katma değer sağlamak adına bu toplantılar son derece önemli ve verimli geçiyor. KİMYA SEKTÖRÜORTALAMA%3 BÜYÜDÜ Onursal başkanlığını yaptığınız Türkiye Kimya Sanayi- cileri Derneği olarak pandemi sürecindeki ani ve hızlı değişimler karşısında neler yaptınız? Pandemi çok ürküttü bizi. “Acaba fabrikalar kapanacak mı?”, “İş sağlığına etkisi ve karantina dolayısıyla iş gücünde ka- yıp olacak mı?” gibi sorular vardı. Başta Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın tedbirleri sonucunda endüstride çok fazla bulaş yaşamadık. Özellikle kimya sanayi daha az istih- dam sağladığı ve kurallara daha iyi riayet edilebildiği, bilgi bilinçlendirme düzeyi biraz daha fazla olduğu için bunun pozitif yansımasını gördük. Pozitif etkilendiğimiz alanlar da var. Dezenfektan üretimi ve kolonya üretimi yükseldi. Mas- ke üretiminde de birtakım kimyasallar kullanılıyor. Genelde Türkiye’de büyüme 2020’de yüzde 1,9 iken, kimya sektörü ortalama yüzde 3 büyüme sağladı. Sektör içinde dezenfek- tan, kolonya üreticileri yüzde 20 ila 30 cirolarını katladı. İh- racat 2020 yılında 18 milyar dolar, ithalat ise 35 milyar dolar oldu. Yani açığımız 17 milyar dolara düştü. “Büyük ölçekli yatırımlara ihtiyaç var. Tıpkı Güney Kore örneğinde olduğu gibi devletin ciddi altyapı desteği gerekli. Devlet yatırım yapmadan, yer tahsisi yapmadan, yatırım ortamını iyileştirmeden ve yabancı yatırımcıyı çekmeye yönelik regülasyonlar hazırlamadan bu gerçekleşmiyor.” Pandemi çok ürküttü bizi. “Acaba fabrikalar kapanacak mı?”, “İş sağlığına etkisi ve karantina dolayısıyla iş gücünde kayıp olacak mı?” gibi sorular vardı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTczMDA=